21 Mayıs 2019 Salı

Kürklü Venüs-Bir figür olarak: "Erkek"


            İlk olarak 2013’te “Kapıların Dışında” oyunuyla seyircisiyle buluşan ve sonrasında “Karanlığın Ötesinden Gelen Sesler” ve geçtiğimiz sezon aldığı ödülleriyle dikkat çeken “Joko’nun Doğum Günü” oyunlarıyla tiyatro serüvenine devam eden Yolcu Tiyatro, bu sezonda ses getirecek Kürklü Venüs oyunuyla seyircinin karşısına çıkıyor.
            Tiyatro yazarı ve yönetmeni David İves’in “Kürklü Venüs” romanını merkezine alarak uyarladığı, Ersin Umut Güler’in yönettiği ve Pervin Bağdat’la birlikte oynadığı oyunun çeviri-dramaturgisi Şafak Özen, dekor-ışık tasarımı Cem Yılmazer, kostüm Özlem Kaya, ses-efekt-müzik Tufan Dağtekin imzası taşıyor.
            Oyun, Kürklü Venüs oyununun tiyatro uyarlamasını yapmak için oyuncu seçmeleri düzenleyen yazar Thomas’ın, başarısız geçen elemeler sonucunda hala aradığı oyuncuyu bulamaması ve tam elemelerin yapıldığı tiyatro salonundan çıkarken gizemli bir kadın, Vanda’yla karşılaşmasını konu edinir. Vanda elemelere geç kaldığını ve kendisine bir şans verilmesini ister, oyunun yazarı ve hırslı oyuncu adayı bir anda kendilerini Kürklü Venüs oyununu canlandırırken bulurlar ve oyunla gerçek arasındaki çizgi yavaş yavaş silinmeye başlar.
            Oyun, erkek egemen dünyasının kadına bakışını sorgularken diğer yandan bireyin bastırılmış arzularını da merkezine alır.  Oyun içinde oyun kurgusuyla 2500 yıl öncesiyle zamanlar arasılık kurar ve geçen zamana rağmen erkek egemen zihniyetin kadına değişmeyen bakışını irdeler.   
            Vanda, oyunu canlandırırken, sahne ışıklarından diyaloglara ve hikayenin cinsiyetçi olduğunu düşündüğü noktalarının tartışılmasını oyun metnini sekteye uğratarak sorgulanmasını sağlar. . Vanda, bütün rolleri ters düz etmeyi başarır, karakterlerin bile yerini değiştirir: Kadın oyuncu yönetmen olurken, yönetmen oyuncu olur, erkek kadın olur .
            Vanda, hep bir adım öndedir öyle ki,  Thomas’ın özel hayatındaki ilişkilerine varana dek çeşitli konularda kendi varlığını hissettirir ve kendi arzusuna göre yönetmeye başlar.   Oyuncu adayı olarak başvurduğu yönetmenin, aslında aynen 19. yüzyıldaki romancı kadar kadın düşmanı olduğunu n altını çizer.
            Başta hükmeden, sonrasında Vanda'nın emirleriyle silikleşmeye başlayan ve bu kadının boyunduruğuna giren ve prova olarak okudukları teksti sapkın ve ahlaksız bir oyuna dönüştüren Tomas oyunun en belirgin temasını ortaya çıkarır.  Kadın-erkek ilişkilerindeki sado-mazo, efendi-köle ilişkisi biçimi. Karşımızda hiç değişmeyen ve değişmeyecek olan erkek, bir figür olarak karşımıza çıkar. 
            İlk sahnede yer alan fotoğrafik sahne ve  sahnenin ön tarafını arka tarafından ayıran siyah tül, oyunun hangi düzlemde oynandığına dair kapı aralayarak hayal ve gerçek arasında siyah bir tül perde çekiyor. Bu Vanda Jordan kim? Gerçekten var mı? Bu bir hayal mi?    
            Pervin Bağdat’ın vamp bir kadından  Vanda’ya dönüşmesi, Ersin Umut Güler’in otoriter bir yönetmenden köleye dönüşmesi, sade ve abartısız oyunculuğun iyi örneklerinden. 


             

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder